yüzleşme yazıları

Geçmişinden koparılmış toplumlarda “milli meseleler”de “birlik-beraberlik” içinde olmak şarttır. Mevzubahis olan vatan ise,  “ifade hürriyeti” teferruat değil, vatana ihanettir!!!

Bu “şartlı milli refleks” Anayasa’nın “Düşünce ve kanaat hürriyeti”ni düzenleyen 25. maddesine aykırıymış, hiç umursanmaz. O madde:

“Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz”der.

Oysa bu memlekette “şunu kına”, “onunla arana mesafe koy” ve benzeri düşünce açıklama zorlamaları “milli birlik ve beraberlik” içinde olanların ağzından düşmez.

Özellikle bir başka ülke ile yaşanılan sorunlarda veya bir başka ülke topraklarına müdahalede “kim haklı- kim haksız” hiç sorgulanmadan, yani “dış düşman” söz konusu ise  “milli birlik ve beraberlik” şarttır, aksi düşünülemez dahi!

Bir de “iç düşman” ithamı var, değil mi? Bunu da şimdilik ileriye bırakalım ve soralım:

“İstiklâl” kavramının yerine “kurtuluş” veya “bağımsızlık” kelimelerinin kullanılması, görünürde yerli “milli birlik-beraberlik” şartlı refleksini zedeler mi?

                                                      **       **       **

“Kurtuluş” veya “Bağımsızlık” kelimesini “İstiklâl” kavramının yerine koyan ve “antiemperyalizm” ile kavuşturan  Kemalistlerdir ve onları izleyen “Sol”dur.

Günümüzde İslâmcı-Türkçü iktidar ve çevreleri de bu “antiemperyalizm”i kullanışlı bulmuş, “milli birlik-beraberlik” için “antiemperyalizm”e dört elle sarılmış görünüyor.

Kimi aydınlanmış kafaların bile; Nazım’ın “Kurtuluş Savaşı Destanı”, Hasan İzzettin Dinamo’nun sekiz ciltlik “Kutsal İsyan”ı gibi şiir ve romanlar ve benzer kitap kapaklarının çağrışımları,“Kurtuluş”un kutsallığı ve destansılığı hakkında şartlanmaya yeter.

“Emperyalizme karşı tarihte ilk “Kurtuluş Savaşı” veren ülke Türkiye’dir!”

Bu kalıp, “İslâmcı-gerici”“Kemalist-ilerici” bütün kafalarda sorusuz sualsiz yer etmiştir!

Bu kafalara göre, “Emperyal Osmanlı” boyunduruğuna karşı; Yunanistan, Bulgaristan ve diğerlerinin verdiği savaşlar, “bağımsızlık” savaşları, “kurtuluş” savaşları değildir!

Hele hele Osmanlı boyunduruğuna karşı verilen savaşlar “İstiklâl Harbi” değildir ve asla olamaz!

Onların yaptığı “Biz”i arkadan vurmaktır!

Nedenmiş o?

Çünkü onlar “istiklâl” için mücadele edemezler!

Belki de, zurnanın bir acayip ses çıkaracağı yer tam burasıdır!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s