Ne anlama geliyor şu dillerden düşmeyen bu kelime? Herkesin rahatça cevapladığına eminim! Ama…

“Mete Tunçay, Erik Jan Zürcher, Şerif Mardin, Nilüfer Göle, Büşra Ersanlı, Taha Parla, Levent Köker gibi bilim insanları Türk toplumunu ve siyasetini bunaltan, nefes alınmaz hale getiren(lerin-tu) tahakkümünden kurtulup özgürleşmenin tek çaresinin yakın tarihimizi bütüncül bir şekilde sorgulamaktan, eleştirmekten, doğru olarak kabul edilmiş varsayımları yıkmaktan geçtiğine inandılar.” (İlker Aytürk’ten aktaran Ömer Turan; “Yeni bir paradigmayı beklemek ya da tarihsel sosyolojinin ilhamı”, s.2, Academia.edu“)

Öyle ise, buyurun anlamından hiç kuşku duyulmayan “istiklâl” kavramını sorgulamaya!

Ezberler ile başlayalım, meselâ ”İstiklâl Harbi” tamlaması ile…

Bilindiği üzere, “Dil Devrimi”nin ardından bu harbin ismi değişir; “kurtuluş” veya “bağımsızlık” alır “İstiklâl”in yerini alır.

Cumhuriyet on yaşını doldurmadan ”İstiklâl Harbi”, yavaş yavaş “Kurtuluş Savaşı” veya “Bağımsızlık Savaşı” olmaya başlamıştır bile.

Bir ezber hatırlatması: Dil Devrimi; Türkçe’den Arapça, Farsça vd.yabancı kelimelerin atılması, atılanların yerine Türkçe karşılıklar bulunması amacıyla yapılmıştır!

“İstiklâl” özelinde bu ezberi de ayrıca sorgulamak, “bağımsızlık” ve/veya “kurtuluş” “istiklâl”in tam (Türkçe) karşılığı mıdır, bunu sorgulamak gerekir.

Bu ileriye bırakalım…

                                                    **       **       **

“İstiklâl”, kaldırdım demekle ortadan kalkmaz, yerine gelen iki kelime ile birlikte, farklı siyasi ve dini eğilimler tarafından bilerek (veya bilmeyerek), ama seçerek, ayırarak kullanılır. 

Genel olarak dindar kesim alışkanlıkla, özellikle İslâmcı cenah bilerek “istiklâl”i tercih eder; “İstiklâl Harbi” der, içlerinde “İstiklâl Marşı”nı anlayarak ve gönülden sevenler az değildir.

“Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli” dizesi bile yetmez mi bu içten bağlılığa?

“Kurtuluş ve/veya bağımsızlık” diyen resmi kitaplara inanmakla yetinenler eski kelime ve kavramlarla hemen hemen bütün ilişkiyi koparmışlardır ve “İstiklâl Marşı” artık “ulusal marş”tır çoğu için…

“Dilde devrim” sadece “türetme”(!) kelime ve kavramlar ile dili sadeleştirmek olarak anlatılır, oysa esas olarak geçmiş ile bağı koparır, hafızaları siler.

“Dil Devrimi”nin sorgulamaktan kaçınan her “çağdaş” kişi “ezber konforu” veya “silinmiş hafıza konforu” içindedir. “Çağdaş”ların çoğu, ezberlerini sorgulamaz, rahatının bozulmasından hiç hoşlanmaz!

“İstiklâl”i tercih edenlerin bu tür “çağdaş”lardan kalır yanı yoktur; onların da çoğu kelimenin geçmişini sorgulamayı düşünmez bile, Arapça kelimelerin “sevap konforu” onlara yeter.

Oysa kelime ve kavramlar geçmişle yüzleşmenin anahtarıdır, çok kapılar açan “maymuncuk”tur kimi kelime ve kavramlar.

Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde, “istiklâl” kavramının karşılığı tek kelime ile “bağımsızlık” olarak; “kurtuluş” kavramının karşılığı ise “Bir şeyden, bir yerden kurtulma; bağımsızlık kazanma” olarak verilir.

Aynı tarihi geçmiş için ha “istiklâl”, ha “bağımsızlık veya kurtuluş” kullanılmış, ne fark eder?!

Bence hiçbir şey fark etmez, çünkü ikisi de geçmişinden koparılarak kullanılır olmuş, “Ha Ayvaz kasap, ha kasap Ayvaz” hesabına dönmüştür!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s