Meslekleri malum olan gazetelerle İttihatçıların yeni tavırlarını, yeni entrikaları Hürriyet ve İtilâf’a düşman kesilmek şeklinde beliriyor. Bu garip düşmanlığın sebeplerini tahlil edelim.
Bu milletin başını bu kadar belâlara sokan İttihat ve Terakki bildiği gibi har vurup harman savurmaktayken, memlekette vatanını seven bir avuç namus erbabı (iktidar) mevkiine kıymet vermeyerek, hayatlarına kıymet vermeyerek ortaya atıldılar. İttihat ve Terakki’ye ilk darbe İstanbul mebusları ile indirildikten sonra Hürriyet ve İtilâf ile İttihat ve Terakki arasında amansız bir mücadele başladı.
Bir tarafta mevki, ikbal, para, zevkü sefa vardı.
Diğer tarafta talihsizlik, zaruret, yoksulluk, belâ, sürgün vardı.
Buna rağmen İttihat ve Terakki muhalefeti günden güne kuvvet buluyordu. İttihatçılar yine milletten alarak milleti iğfal etmek üzere saçtıkları avuç avuç para ve menfaatin de artık para etmeyeceğini anladıktan sonra tecavüze geçtiler: İftiralar, kıskançlıklar, yağlı ipler, satırlar, cellatlar, divanı harpler hazırlandı, sürgün yerleri hazır edildi. Muhalifler doğranmaya, asılmaya başlandı. Gurbetlere doğru sürgün kafileleri yola çıkarıldı. Jandarmaların yağlı kırbaçları … bohçaları sırtlarında doğmaya başlayan güneşi ıslak nazarlarla selamlayarak sürgünlere yollanıyorlardı.
Bir tarafta mevki, ikbal, para, zevk, sefa vardı.
Buna rağmen muhalefet sık sık budanan bir bağ kuvvetiyle büyüyordu.
Bu muhalefetin kökü Hürriyet ve İtilaf idi. En zayıf bir zamanda muhalefet bayrağını açmış, memlekette muhalefeti bu bayrak altına toplamıştık. Hürriyet ve İtilaf’ın bugünkü bayrağı Rıza Nur Bey’in dediği gibi filhakika yıpranmış, eskimiş, hatta delik deşik olmuştur. Fakat bu eskiliği onun kıymetini daha fazla artırır. Çünkü İttihat ve Terakki’nin dolayısıyla sineyi vatana havale eylediği zorbalardan dolayı delinmiş, yıpranmıştır. Efradının en kıymetlilerini kurban veren bu muhalefet ordusunun o delik deşik bayrağı İttihat Terakki’nin kanla korku saldığı dillerle yaralıdır.
Ne vardı? Ne oluyordu? Neden dolayı bu yaradılışta aydın, aydın olmayan zekası ilkeli kuvvetli bir tabaka Hürriyet ve İtilaf’a katılıyor ve onu kuvvetlendiriyordu? Bundan dolayı İttihat ve Terakki ve onun taraftarları için Hürriyet ve İtilaf’a hücum yegane hedef teşkil ediyordu.
Hürriyet ve İtilaf İttihat ve Terakki’ye muhalif bulunmuştu. Ve bu muhalefeti, meşru bir tarzda yapmıştı. Bu bir kusur ise Hürriyet ve İtilaf’ın yegane ihaneti bu oldu.
Muhalefet iki defa iktidara geldi. İkisinde de şiddetli davranmadı. Tutuklamalar yaptı, fakat muhakemeleri son derece kanuna uydurmak, icraatını kanun ile sınırlamak istedi.
Memlekette bir dehşet politikası açmadı. İcraatını kanunun rüzgarına bıraktı. Para çalmadı. Harpler ilan eylemedi. Milleti kanla ateşe boğmadı. Alay alay sürgünlere adam göndermedi. Milleti yok yere yıkım yokluğa sürükleme politikasına sapmadı. Milyonlarla nüfusunun canına kıymadı. İttihatçıların bütün cinayetlerini bildiği halde onları aynı şiddetle cezalandırmaya taraftar olmadı. İntikam politikası takip etmedi.
Böyle olduğu halde Hürriyet ve İtilaf’a karşı dehşetle bir öfke ve kin yükseliyordu. İttihatçılar bu düşmanlığı açıkça göstermiyorlardı. Göstermiş olsalar dahi, bir tesiri olmazdı. Çünkü biri zulmet, diğeri nur idi. Esasında nur zulmete üstün gelirdi.
Sonra o düşmanlığın açıkça gösterilmesinden bir fayda olamazdı. Fakat yarım İttihatçılar bu propagandayı yaparlarsa doğal olarak tesiri görülecekti.
Hürriyet ve İtilaf mı? Onu da gördük… Hürriyet ve İtilaf’ın nesi görülmüştü? Bu cümleyi tahlil edecek olursak hangi noktasını muhakeme edeceğimizi bilemeyiz. Hürriyet ve İtilaf’tan ne gördük?
Hürriyet ve İtilaf kimsenin evini barkını yıkmamıştı. Ferit Paşa hükümeti zamanında İttihatçıların yaptıkları cinayetin binde birini Hürriyet ve İtilaf İttihat ve Terakki’nin iktidarda bulunduğu zaman yapmış olsaydı bu memleketin birçok evlâdı yine meydanlarda, köprü başlarında dizi dizi asılırdı.
Hürriyet ve İtilaf’ın iktidara getirdiği Ferit Paşa hükümeti bunu yapmadı. Karşı olanlar bu icraatı mı görmek istiyorlardı? Bu ise, daha başka başka sebeplerden dolayı İstanbul’un bir mahallesi kadar yakın bir yere refah içinde, ikramlarla ağırlanarak gönderilen bir gazeteci hakkında vaki olunca kıyametler koptu. O halde Hürriyet ve İtilaf’tan ne görülmek isteniyordu? Bunlar birer vesiledir, önemli vesiledir. Hürriyet ve İtilaf’a düşman olmak, düşman görünmek İttihat ve Terakki’nin bir defa daha olarak iktidara gelmesini temin için çevrilen bir entrikadır. Bu entrikayı bilerek yapanların hayatı esasen bilinir.
Bilmeyerek yapanları insafa ve duyarlı olmaya davet ediyoruz.
Bu memleketin İttihatçılardan çektiği artık yeter oldu…
Refii Cevad, Alemdar, başyazı, 27 Aralık 1919.
Foto: 27 Aralık 1919 tarihli Alemdar gazetesi.
not: Refii Cevad 1890 Şam doğumludur. Galatasaray lisesi mezunudur. 1909’da Alemdar gazetesini çıkartır.1914-1918 yılları arasında İttihatçılar tarafından Sinop, Çorum ve Konya’ya sürülür. İttihatçılar ve Ankara aleyhindeki yazılarından dolayı “Yüzellilikler Listesi”ne alınır (1922) ve yurt dışına sürülür, ancak 1938’de “af”la döner. Yeni Sabah gazetesinden sonra köşe yazarlığına 1953’ten itibaren Milliyet’te devam etmiş, 1968de vefat etmiştir.
İttihat ve Terakki devri bilimsel olarak incelenmiş bir konu değil.
Bu konuda daha ziyade dış kaynaklardan edinilen bilgiler var. Onlar da Ermeni Tehciri ile ilgili. İttihat ve Terakkinin bütün dönemini kapsamıyor, düşüncesindeyim.
Sonuç olarak bu konunun demokratik bir Türkiye ortamında açıklık kazanacağını düşünüyorum. Çünkü İttihat ve Terakkinin gölgesinden kurtulabilmis değiliz. Siyasilerimiz hala onların izinden gidiyor.
BeğenBeğen