Birkaç gündür devam eden gösterilerden, ihtilâflardan, heyecanlardan, acı sözlerden sonra dünkü barış uyuşma haberleri kulağı pek okşayıcı surette aksediyordu. Şimdiye kadar seçim meselesi münasebetiyle ortaya çıkan ihtilâflardan bahsederken bunların bir takım kötülük isteyenler tarafından yapılan teşvik eseri olacağını söylemiş ve Rum vatandaşlarımızın akıl ve zekâlarına, kavrayışlarına, gerçek menfaatlerini idrak edeceklerine dair itimadımızı açıklamıştık. Bu kanımızda hata etmediğimizi tam bir memnuniyetle görüyoruz.
Çünkü uyuşmanın aldığı şekil ve renk kalpleri utanma duygusuyla dolu olan olan Rum vatandaşlarımızın akıl ve fikir sahipliğini cidden sıkıntıya düşürmeye başlamış, kendilerinde bir tesir uyandırmış olduğu için bazı gazetelerin kışkırtmalarından doğacak kötü sonuçlara meydan vermemek arzusuyla ileriye atıldılar. Kendilerinin bu hareketlerini cidden takdir ve tebrik ederiz. Rum kamuoyu kışkırtma veya yanlış anlama neticesi olsun, bu kadar galeyanda bulunduğu bir sırada akıl ve mantıktan, hikmet ve siyasetten kendilerine bahsetmek için büyük bir cesaret isterdi. Çünkü heyecan duygusu içinde bulunan kimseler daima duygularını okşayacak yolda lâkırdı işitmek isterler, duygularına hoş gelmeyen görüşlere tahammül edemeyerek kişisel taşkınlık ile gerçek menfaati sağlamaya çalışanları ihanet ile suçlayacak dereceye kadar çıkarlar.
Bu kadar coşup taşma içinde bulunan kamuoyu karşısında, o fikir cereyanı aleyhine söz etmek için büyük bir cesaret isterdi. Rum vatandaşlarımızın ukalâsı bu cesareti kendilerinde bulmuşlar, soğukkanlılık ve hakkaniyetten ayrılmamak lüzumunu umuma ikna ile kabul ettirebilmişlerdir.
Dün bu münasebetle Fener’de meydana gelen gösteriyi özellikle dikkate almak gerekir. Fener ve Cibali sandıkları tantanalı bir alayla dolaştırıldığı sırada Rum Patrikhanesi önüne varılmış, orada ileri gelen din alimlerinden bir zatı muhterem tarafından yapılan konuşmaya Arhamandrit (1) Densopolos efendi tarafından mukabele edilmiş, patrik efendi tarafından da teşekkür edilmiş ve Rum rahibi ile Müslüman alimi çok faydalı olmuştur.
İşte bu alay böyle geniş destekli barış ve birlik olduğu halde belediye dairesi önüne vardığı zaman Arhamandrit Densopolos Efendi tarafından tekrar bir konuşma yapıldığı sırada: Vatanın müşterek bulunduğundan ve yekdiğerimize karşı muhabbetle muameleye mecburiyet olduğundan da bahsedilmiş ve nihayette: “Tarafların arasını açanlar taşla defolunmalıdır!” yolunda görüş açıklanmıştır.
Rum vatandaşlarımızın bu iyi niyetine dünkü sakinlik ve intizamda, seçimlere katılma konusunda bir kuvvetli delil bulduğumuz için ilelebet devam edeceğine emniyet etmek istediğimizi söylemeyi görev sayarız. Çünkü Patrikhane’nin görüşü olarak algılayacağımız Arhamandrit Efendi’nin güvencesine göre Rum vatandaşlarımız taraflar arasına düşmanlık sokmak isteyenlere karşı uyanık davranırlar ve onlara yüz vermezlerse, aradaki uyuşma ve birliği bozacak hiçbir olay yaşanmaz.
Osmanlılar hiçbir zaman Osmanlı unsurlarından biriyle anlaşmazlık çıkarmak yolunu takip etmezler. Onlara böyle bir emeli iftira etmek menfaatlerini takdir etmiyorlar demekle aynı olur. Halbuki bu kadar sade bir hakikatin anlaşılmaması kabil midir? Biz Rum vatandaşlarımızı gücendirmekle ne kazanacağız? Bundan ötürü bizim yolumuzda böyle bir fesat bulunamaz. Esasen Rum vatandaşlarımızın da menfaati bizimle birlik halinde bulunmalarındadır. Fakat bazı hasta kişiler bu menfaatin birlikte değil sürtüşmede hasıl olabileceği yolunda telkinlerde bulunabiliyorlar. Fakat örnekleriyle sabit olduğu üzere böyle teşviler işte sonuçsuz kalıyor, hakikat nasıl olsa meydana çıkıyor. Şu halde tarafların en büyük vazifesi yanlış anlamaya meydan vermemekten, bir yanlış anlama olursa tam bir samimiyetle ortadan kaldırmaya çalışmaktan ibaret bulunmaktadır. Kanuna aykırı durumlar her memlekette olabilir. Her şeyin düzen ve adalet dairesinde cereyan etmesi bir tabiat kanunu olsaydı kanuna, hükümete ne lüzum vardı?
Kanuna aykırı hareket meydana gelmişse bunlardan şikayete her zaman hak vardır. Yalnız Rumca (gazetelerdeki) arkadaşlarımıza birkaç kere rica ettiğimiz üzere bu gibi şikayette dikkat edecek nokta yalnız ondan sorumlu olan memurlara, hükümete söz söyleyip işin içine ırk ve mezhep meselelerini sokmamaktır. Bir memurun kabahatinden bütün Osmanlılar, bütün bir ı siyasi parti sorumlu olamaz. Bu noktalara vaktiyle dikkat edilseydi gazeteler arasında tartışmalara da meydan verilmemiş olurdu.
Her halde şu uyuşmanın sürekli olmasını tam bir samimiyetle temin ederiz. İstanbul halkının büyük kısmı bir milli bayram addederek şenlikler yaparken, mesut olurken öte tarafta yine bu vatanın evlâdı olan, yine bu vatanın saadet ve selâmetini temin için vergi veren, asker vermeye hazırlanan, her fedakârlığa müştereken katlanması tabii bulunan bir sınıf vatandaşlarımızın, Rumların, üzüntü veren ve hiddeti gösteriler yapması, bu saadetten pay almaması bizi yaralıyordu. Diyorduk ki bu geniş semanın altında hepimizin de payımıza düşebilecek bir ortak saadet kabildir. Niçin bu saadete onlar iştirak etmiyor? Hep birden el ele yaşamak kabil iken neden böyle sonuçsuz, tehlikeli çekişmeler bunu engellesin?
Artık dün Patrikhane önünde İslâm ile Rum’un el sıkışmasını gördükten, uzlaşmacı teminatı dinledikten sonra saadetimizin tamam olduğunu hissediyoruz. Çünkü eminiz ki birimize bayram olan şey diğerimize matem değildir. Kumkapı Aya Kiryaki Kilisesi heyetinin muhterem Osmanlı askerine karşı gösterdikleri rivayet olunan hakaret hakkında yapılan açıklama da duygulara etki edecektir. (Okso)ndasının(2) kilise çevresini tahliye maksadıyla oradaki Hıristiyan ahaliye ait olduğu ve Osmanlı askeri bu sırada oraya vardığında kendilerine zannedildiği sorumlu heyeti tarafından esefle beyan edilerek üzüntüleri ifade ediliyor ve her zaman muhterem Osmanlı askerine saygı göstermeye hazır bulundukları temin olunuyor. Neticesi gayet vahim bir zıtlaşma ve nefrete varabilecek olan bu hadisenin de böylece düzeltilmesi memnuniyet vericidir. Çünkü yarın Rum vatandaşlarımız da Osmanlı ordusu içinde milletin namusunu(3) korumaya çalışacaklardır. Bu halde orduyu tahkir etmeleri kendilerine geri dönen bir hakaret olurdu. Fakat artık hakaretten bahse imkân yoktur. Çünkü izahat verilmiş, üzüntüler bildirilmiş ve sevgi gösterilmiştir.
Biz bu sevginin devamına, gittikçe kuvvetlenmesine çalışacağız. Kanuna aykırı bir hareket görürsek yasaklanması için birlikte çalışacağız. Çünkü bir hükümet ancak adalet ile payidar ve mesut olur. Adaletin esası da eşitliktir. Bugün genç Osmanlıların yegâne emeli vatanda adalet, eşitlik, dayanışma, hürriyet esaslarını temin edebilmektir. Rum vatandaşlarımız kayıtsız şartsız buna emin olabilirler.
Hüseyin Cahit, başyazı (İtilafı Mesut,) 16 Kasım 1912 Tanin
foto: Patrikhane, Fener.
- 1- Arhamandrit: Yüksek ruhban.
- 2- Okso (ekso): Dış. Burada dış güvenlik gibi özel bir anlamda kullanılıyor olabilir.