Milas Türk Ocağı tarafından köylülerin vaziyeti hakkında İsmet Paşa hazretlerine vuku bulan maruzat (yapılan başvuru) çok şayanı dikkattir. Köylüyü Yahudi ihtikaratından (vurgunculuğundan) kurtarmak zarureti vardır.
Büyük başvekilimiz Mersin’den şehrimizi teşrif ederken sahilin bazı noktalarına da uğradılar, bazı yerlerde ise halkın müsaraatı ricalarını (başvuru isteklerini) lutfen kabul ederek dahildeki şehir ve kasabalarımızı da şenlendirdiler. İsmet Paşa o günlerde günü gününe müdürü umurımızun (genel müdürümüzün) telgraflarıyla mufassalen (ayrıntılı olarak) yazmış olduğumuz veçhile Muğla’yı, Milas’ı da teşrif buyurmuşlardır (şereflendirmişlerdir).
Milas Türk Ocağı kendisinden beklemekte pek haklı olduğumuz şuurlu bir hareketle bu güzel fırsattan istifade etti. Şereflerine tertip ettikleri bir ziyafette Türk gençlerine has bir celadet (yiğitlik) ve samimiyetle memleketin iktisadi vaziyetini, köylünün bir avuç Yahudi elinde nasıl biçare bir alet haline gelmiş olduğunu feci bir levha (yazı) gibi başvekil Paşa hazretlerine arz ettiler. Türkün cumhuriyet devrindeki imanlı ve şuurlu bütün mesaisine (çalışmasına) rağmen maalesef bazı mıntıkalarda pek ufak bir Yahudi ekalliyeti (azınlığı) köylümüze iktisaden hâlâ hakimdir. Birkaç düzineyi geçmeyen bir Yahudi kitlesi mezalim menbalardan (haksız kaynaklardan) tedarik edilmiş ufak tefek nakdi sermayelerle köylülerin semere-i sayini (emeklerinin meyvesini) elinden almakta, kışın çamurlar içinde yazın yakıcı bir güneş altında fasılasız bir sai (aralıksız çalışma) ile elde edilen mütevazi semereyi ihtikar (vurgun) ve murabaha (kâr) yollarıyla hep kendisine hasretmektedir. İşte Milas’ta maalesef bu Yahudi tahakkümü iktisadiyesine (ekonomik baskısına) kurban olan kasabalarımızdan biridir.