Yüzleşme Yazıları

“Goltz Paşa’nın[1] misyonu eğitim ile sınırlı kalmaz; paşa birçok siyasi ve askeri konularda da… önerilerde bulunur…”[2]

                                                      **       **       **

Şehrimin kaderinin değişmeye başladığı yıl 1901’dir desem ne dersin pek değerli Maalouf?

Yani İzmir’in ünlü Saat Kulesi’nin yapıldığı yıldır şehrimin “ma’kus[3] talihi”nin zembereğinden boşanmaya koyulduğu yıl…

O yıl Osmanlı-Alman dostluğunun armağanı olarak Alman İmparatoru Wilhelm, Padişah Abdülhamit’in tahta çıkışının yirmi beşinci yılı anısına, Kule’ye yerleştirilmek üzere dört büyük duvar saati gönderir.

Ünlü Saat Kulesi hâlâ o “meş’um”[4] saatleri taşır!

O saatler iledir ki İzmir’in zamanı şaşmaya başlar!

O saatlerden sonradır ki, İzmir’in imanı da gün be gün şaşar!

                                                       **       **       **

Kule’den sonradır, çok dinli İzmir’e, “nefret”e iman edenler çıkıp gelmeye başlar.

Tıpkı İttihat Terakki’nin şehrime özel olarak yolladığı Doktor Nazım gibi…

1903’te Bağdat demiryolu için Osmanlı’nın Almanya ile el sıkıştığı gün, bir adım daha itilir “kör talihine” doğru şehrim İzmir.

O gün, Osmanlı’nın ölüm fermanının imzalandığı gündür desem, ne dersin Maalouf, yerinde midir?

O Kule’deki saatler sadece günün yirmi dört saatini göstermez; Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkımını da yıl be yıl haber verir:

  • 1913 Yılında Müslüman Osmanlı subaylarını eğitmeye (!) başlayan Goltz Paşa gibi Hristiyan Alman subayların sayısı Birinci Dünya Savaşı’nda 800’e erişir.
  • 1914 Yılında, Alman subaylar “eğitim” ile kalmaz, “Cihat Fetvası” ile savaşa koşan İslâm askerlerine komuta etmeye başlar! Örnek olarak, Çanakkale Savaşları’nın komutanı Otto Liman von Sanders’i hatırlatmak yeter.

                                           **       **       **      

Her bakımdan zengin İzmir, 1922 ertesinde; tek renk, tek dil, tek din “türdeşliği”ne düşürüldükten, sermaye Türkleştirildikten, insanlar “Türkleştirilme”ye başlandıktan sonra; cesaretlenen Almanya 1933’te, yani çok değil, on yıl kadar sonra “saf ırk yaratma” yolunda Yahudileri topluca yok etmeye koyulacak olan Hitler’e iktidar kapılarını açar.

Oysa, İzmir’de Yahudi düşmanlığı Almanya’dan çok önce başlamıştır…

İslâm ordusunun Hristiyan komutanlarının ”eğiterek” bellettiği “tek ırk yaratmak” yolundaki görüşlerin, İzmir’de Ermeni ve Rumların kovulmalarıyla kazanılan “zafer”den sonra, bu sefer Yahudilere karşı “Ya Sev, Ya Terk Et” uygulamaları başlar İzmir’de. Meselâ:

“Vazifesi sadece dua etmek olan bir Yahudi hahamı yine dünya işlerine burnunu sokmuş, Yahudilerin hangi sinemaya gideceklerini bile tayine kalkışmıştır. Artık makamı vilayet bu müfsid (bozguncu) ocaklarına lakayt kalmamalıdır… Milli Kütüphane yüz binlerce lira sarf etmek suretiyle İzmir için cidden medarı mefharet olacak muazzam, zarif ve muhteşem bir sinema salonu vücuda getirmiş(tir)… Mevsukan (sağlam kaynaklardan) haber aldığımıza göre Irgat Pazarı’ndaki havrada[5] “Yakup” ismindeki bir haham cemaatine vaaz ederken “Milli Kütüphane sinemasının Bahri Baba’daki Yahudi mezarlığından alınan taşlarla yapılmış olduğunu, binaaleyh (bundan dolayı) Yahudilerin mezkur sinemaya gitmelerinin dinen caiz olamayacağını” propaganda etmişlerdir… Maksat şu ve bu değil Türk müessesatına (kurumlarına), Türk erbabı teşebbüsüne (girişimcisine) muntazam, mütereddi (soysuz)ve sistematik bir boykot yapmak… İşte hıyanet işte melanet buradadır…”[6]

                                                          **       **       **                       

“İstiklâl”[7] mücadelesi, 1908’den çok önce başlatılan, ötekilerden, İslâm olmayanlardan kurtulma mücadelesidir! Bunu yeri gelirse tekrar açmak isterim.

Çok milletli, çok dinli İzmir’de Rum ve Ermeni’yi tüketmek ile “istiklâl” mücadelesi bitmemiştir, sırada, o güne kadar dokunulmayan Yahudi milleti vardır. Öncesi de olmakla birlikte, “Yahudi düşmanı” yoğun kampanya 1926 Ocak ayında böyle başlatılır ve;

“Hâlâ Yahudiler Köylülere İktisaden Hâkimdir”, “Yahudilerden Sahtekarlık Değil Samimiyet İstiyoruz”, “Yahudiler, Tuttuğunuz Yol Çok Yanlıştır”, gibi ardı arkası kesilmeyen kampanyalar ile aylarca sürdürülür. (bkz. talatulusoy.com)


[1] Van Der Goltz (1843 Bielkenfeld- 1916 Bağdat) 1883 yılında Abdülhamit tarafından Harbiye yetkilisi olarak Alman asker.

[2] Fuat Dündar, “Modern Türkiye’nin Şifresi”, s.63, İletişim Yayınları 2013

[3] Uğursuz.

[4] Uğursuz

[5] Günümüzde Mezarlıkbaşı, Bikur Holim Havrası olmalı.

[6] Hizmet, başyazı, 17 Ocak 1926

[7] ( bkz. “İstiklâl” Nedir?”, talatulusoy.com)

“BİR UYGARLIĞIN BATIŞI” (4)” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s