Yüzleşme Yazıları

“BİR UYGARLIĞIN BATIŞI” (3)

“İzmir bir Akdeniz şehridir… Çeşitli istilalara göre oranı değişmekle birlikte, şehrin halkı, antik dönem ve günümüz dahil, tarih boyunca dinsel veya etnik çeşitli topluluklardan oluşmuştur.”[1] Cengiz İlhan.

                                                 **       **       **

Değerli Maalouf, okuduğum her bölümden sonra hep kaleme kağıda sarılıp sana mektup yazmak geldiyse de içimden, olmadı, kısmet “sanal mektup”lara ve bugüneymiş…

Olmadı, çünkü mektup artık elektronikleşti! Mektubun (mail dedikleri yani) dili değişti. Kağıt ve kalem bizimle birlikte insanlık tarihinden silinip gidiyor.

Zarflar boş yere rafları bekliyor, pullar dilde ıslatıp zarfın sol üst köşesine yapıştırılmadan, damgalanmadan kalıyor…

Bunu dikkate alarak mektup terbiyesine uygun bir giriş yapayım ki, hem mektup arzusu içimde kalmasın, hem de gelecekte ilgilenenlere bir küçük örnek olsun:

“Kıymetli kardeşim Amin Maalouf

Evvela selam eder, gözlerinizden öperim (büyüğüm olsaydınız ellerinizden öperdim). Nasılsınız, iyi misiniz? Eş, dost, aile efradınız nasıllar? Beni soracak olursanız varlığınıza duacıyım, sayenizde geçmişim hakkında, doğup büyüdüğüm şehrin geçmişi hakkında…”

Der, içimi döker, gider postaya atar ve sizden gelecek mektubu dört gözle beklerdim.

                                                       **       **       **

Sanki yazmayı düşündüğünüz bütün mektupları biriktirip bir “Uygarlıkların Çöküşü” kitabınıza doldurmuş, topluca göndermişsiniz gibi geldi bana.

“Selam-sabah” faslına takılmadan, şöyle giriş yapıyorsunuz iki yüz sayfalık mektubunuzda:

Pek çok insan toplumuna yutturulan, sapıkça türdeşlik –dinsel, etnik, dilsel, ırksal efsanesi…”[2]

Bu “giriş” yetti kaleme sarılmama ve “çıkış” ne mümkün!

Zihinlere sokulan o “efsane”dir ki, Anadolu’nun neredeyse yüz yıllık “resmi tarih”ini ele geçirmiş ve resmi tarihçilerin kaleminden dökülen “Modern Türk tarih yazımı uzun süre yörenin geçmişini silmeye çalışmıştır.”[3]

Resmi tarih, şimdilik başarılı! Çünkü, “Büyük Yangın Hakikati” ile yok olan İzmir’in “külleri” üzerinde bir “gerçek tarih(!)” inşa edildi: İzmir’in Kurtuluşu!  

 “Gerçek”, çoğu zaman “Hakikat”in üstünü çizer.”Gerçek” görünene çok takılmamak gerekir.

                                                       **       **       **

“Yunan’ı denize döktük”, “Biz öyle şey yapmayız, onlardır evlerini kaçarken yakan!”

Cümlelerine sığdırılmış bir “kurtuluş” gerçeğidir çocuk hafızalarına kazınan ve büyümüş “çocuklar” bile hâlâ buna inanır!

“Büyük Yangın” ve “Kül olan İzmir” yüz yıl boyunca hakkıyla sorgulanmamıştır şehrimde. İç veya dış siyasi duruma göre, eğer söz yangından açılırsa “Yunan kaçarken yaktı” ya da “Ermeni yaktı” demek adettendir.

Yüz yıl öncesinin çok dilli, çok dinli, çok kültürlü şehrinin her bakımdan zenginliği yüz yıldır “düşman, emperyalizm ve işbirlikçileri” perdesiyle ötekileştirilmiş, unutturulmuş; bunun yerine anaokullarından başlayarak bir “Türklük ve Türdeşlik” efsanesi yerleştirilmiştir.

Öyle ki, asırlardır İyonya’da[4] ve çevresinde yaşamış diğer dinlerden insanların, “sonradan gelme, işgalci” olduklarını kanıtlamak için, Anadolu’da en eski milletin “Sümer Türkleri” olduğunu “ispatlayan” milli tarih yazımına girişilmiş, İzmir’i fetheden Türk olarak “Çaka Bey” bulunmuştur!

Çaka Bey kim ola ki?

Çaka, küçük yaşta yörenin Bizans tekfuru tarafından devşirilmiş çocuktur ve Hristiyan olarak yetiştirilmiş bir denizci korsandır.

O yüzdendir belki, İstanbul’u alan Sultan Mehmet’e atfen oğlan doğdu mu “Fatih” adı verilen Türkiye Cumhuriyeti’nde, özellikle İzmir’de bile “Çaka” adı verilen çocuğa rastlanmaz!

                                                    **       **      **

Çaka adı yok, ama şiirlerde, şarkılarda kalan “Despina” adı var mı!

“Bir gül takıp da sevdalı her gece saçlarına/ çıktı mı deprem sanırdın…”[5]

Karantinalı Despina da yok artık İzmir’de.

Dilleri, dinleri ve isimleri zengin İzmir “Despinalar”dan kurtuldu!


[1] Cengiz İlhan (Atila İlhan’ın kardeşi, hukukçu), “Özgün Bir Şehir”,  s.21, Eser Yayınları 2011

[2] Amin Maalouf, “Uygarlıkların Batışı”, s37, Yapı Kredi Yayınları 2019

[3] Herve Georgelin, “Smyrna’nın sonu: İzmir’de Kozmopolitizmden Milliyetçiliğe”, s. 38, Bir Zamanlar Yayıncılık 2008.

[4] Bugünkü İzmir ve Aydın illerine Antik Çağ’da verilen addır.

[5] Attila İlhan, “Karantinalı Despina” şiirinden.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s