Kurucu Meclis Ne Konuşuyordu?

İzmir’de Büyük Yangın’ın ikinci günü. Meclis’in yangından “resmen” hâlâ haberi yok! 

27 Ağustos günü Büyük Taarruz’un başladığına dair Başkumandan’ın telgrafı Meclis’e ulaşmış ve okunmuştu, oysa ordu İzmir’e girdiğinden beri Meclis bir satır olsun İzmir’den haber, telgraf almıyor!

Haydi haber alamadı diyelim, ama sormuyor, soruşturmuyor, tartışmıyor mebuslar…

İzmir cayır cayır yanıyor, yakılıyor, Meclis sessiz!

Sessiz sayılmaz, gündemde önemli konular var…

Yangının ikinci gününde, maliye bakanının önerdiği, “Başka yerlere götürülen kişilerin tasfiyeye tabi tutulan malları hakkında 8 Ocak1920 tarihli kararname”nin yürürlükten kaldırılması” tasarısını görüşüyor.

8 Ocak 1920 tarihli kararname, İstanbul’da Osmanlı hükümetinin yayınladığı bir kararnamedir. 34 Maddelik bu kararname , 26 Eylül 1915’den itibaren mallarına el konulan insanların uğradığı zararı telafi etmeye yöneliktir ve Ankara da bu kararnameyi aynen kabul etmiştir!!!

Ankara, artık bu “karardan dönmek” istiyor.

İzmir ateşler içinde kül olurken Meclis bu “karardan dönmek” için pek ateşli bir “gizli” görüşmeye dalıyor!

Bu ibretlik uzun görüşmenin tam metni için (TBMM Zabıtlar, c.23, 102’nci birleşim, 2’nci oturum) adresine bakılabilir.

Maliye bakanının “insanlık suçu” itirafları içeren “gizli” oturum konuşmasından aktaracağım bölümleri okuduktan sonra, eminim çok insan, “Kurucu Meclis”te bu konuşmayı destekleyen ateşli hamasetler yanında, Ermenilerin (cümle Hıristiyanların) mallarının gasp edilmesini yerden yere vuran konuşmalar yapacak milletvekilleri çıkmasını bekleyebilir…

Sabırla okuyalım ve bakalım “vicdan sahibi milletvekili” çıkmış mı?

HASAN FEHMİ BEY (Maliye Vekili) (Gümüşhane) — “Genel Harp içinde yapılan tehcire ait bazı kararnameler vardı. Gerek o kararnamelerin yürürlükten kaldırılması ve gerekse tehcir edilen kişilerin tasfiye edilen taşınır ve taşınmaz mallarına ve tehcire tabi tutulan kişilere devlet namına tazminat verilmesine dair ve çeşitli konuları içermek üzere İtilaf Devletleri temsilcilerinin İstanbul Hükümetine yaptığı baskı üzerine 8 Ocak 1920 tarihinde bir kararname yayınlanmıştı. Onun, yürürlükten kaldırılma zamanı gelmiştir. Yani bu kararname, Büyük Millet Meclisinin açılış tarihinden evvel, İstanbul’un resmen işgalinden evvel olduğu için… Sene itibariyle 8 Ocak 1920 tarihlidir. Bu kanun maalesef bugüne kadar kanunlarımız arasında kaldı. 23 Nisan 1920 tarihinde reddedilip ve kaldırılıp atılacak kanunlardan birisi de bu idi…”

Kurucu Meclis” bunun için mi toplandı Hasan Fehmi Bey?!

Ankara Meclisi’nin Saray hükümetinin yayınladığı kararnameyi aynen yürürlüğe sokması ne anlama gelir? Bakan’ın konuşmasına kulak verirken, bu noktayı bir yandan düşünelim.

Fakat bendeniz zannediyorum ki bu kanunun bir dakika gecikmesi doğru olmayacağı zamana girilmiştir. Durum şudur efendiler; azınlıklar meselesi konu olduğu zaman bize deseler ki…”

Yani, tam da “İzmir kurtulmuş” iken kapıya dayanan bir “yumurta” meselesi var: Zorla el konulan ve “emvali metruke” (terkedilmiş mallar) adı verilen taşınır taşınmaz mallarını sahiplerine geri vermeyi kabul ettiğimiz bir kararname var ve bir saniye olsun gecikmeden bu kararnameyi yürürlükten kaldırmalıyız!

Kurtuluş Savaşı” denilen şey yoksa bu “kararname”den kurtuluş savaşı mıdır? Siz ne dediğinizin farkında mısınız Hasan Fehmi Bey?!

Bakan devam ediyor:

Azınlıklar meselesi konu olduğu zaman, bu mesele hakkında kabul ettiğiniz ve bugüne kadar uyguladığınız kanunları yine uygulayın … derlerse, buna karşı zannederim ki vereceğimiz hiç bir cevap kalmaz… Meselâ her hangi bir suretle Müslümanların üzerine geçmiş olan mallar ve mülkleri derhal, yargılamasız sahip olana geri veriyor ve bu kanun gereğince bundan doğacak maddi ve manevî bütün mali sorumluluğu da hazine ödemek mecburiyetinde kalıyor… Şimdiye kadar ne olmuşsa olmuştur. Fakat hiç olmazsa hakkımızda barış ciddiyetiyle konu olmazdan evvel bu kanunu özümüzden atalım… Bu kanun hükümlerinin kaldırılması hakkındaki kanun da şu olabilir : Başka yerlere nakledilen kişilerin tasfiyeye tabi tutulan malları hakkında 8 Ocak 1920 tarihli kararname yürürlükten kaldırılmıştır.

Yani ufak bir kanun tasarısıyla bu uzun kararnameyi yürürlükten kaldırmak lâzımdır. Bunu bendeniz çok kaçınılmaz ve acil bir konu olarak görüyorum. Hatta bu kararnamenin şimdiye kadar yürürlükte kalmasına da kendi hesabıma üzgünüm ve esef ediyorum. İtilaf Devletleri temsilcilerinin baskısıyla İstanbul’da yapılan bu kararnamenin içeriği ve kapsamı hakkında zannederim bendenizden fazla açıklama istemezsiniz…

İyi de, emperyalizme karşı “kurtuluş savaşı” için toplanan Meclis, emperyalist İtilâf Devletleri’nin baskısına iki senedir boyun mu eğmiş?!

“Fazla açıklama istemeyin” diyor bir de… Neden istemesinler bay bakan? Saklı gizli işler mi var?

Şunu da arz edeyim ki bu kararnamenin uygulanması, kanunda var olan hükümlerin onda biridir. Yani bir çok maddeleri uygulanmamıştır. Fakat bu kararname kanun olarak mevcut oldukça … doğaldır ki hükümlerini bize uygulatırlar. Onun için kanunun bir an evvel yürürlükten kaldırılması gerekir.”

HASAN BEY (Trabzon) — “… Siyasi kanunlarımıza, medeni hukukumuza aykırı olmak üzere kararname yürürlüğe koymanın imkânı yoktur. Hakikat böyle olunca söz konusu olan kararname veya geçici kanuna ek emvali metrukenin (terkedilmiş malların) zararını ödemekle ilgili, Hıristiyanların emvali metruke kanunu gereğince; harp içinde yağmaya uğrayan mallarının kendilerine geri verilmesi için…”

Yağma” mı dedi?! Yanlış duymuş (okumuş) olmalıyım…

İşte, daha ilk adımda işlenen suçu ortaya döken ve emvali metrukenin geri verilmesini savunan bir “İstiklâl Harbi/Kurtuluş Savaşı kahramanı çıktı!” diyecekken, milletvekili sözlerini şöyle tamamlar:

“… Düşmanlarımızın baskısıyla İstanbul Hükümetinin yaptığı söz konusu kararname bizim medeni kanunlarımıza tamamıyla aykırıdır ve Mecelle’mizle taban tabana zıttır…”

Yanılmışım. Bu uzun gizli görüşmenin bir cümlesi bile yoktur ki “hak”tan yana olsun!

En kısa, en anlamlı cümle Karesi (Balıkesir yöresi) mebusu Basri Bey’den gelir:

Tasarının gerek gizli ve gerekse açık herhangi bir celsede görüşülmesi eski bir şeyin tazelenmesi demektir ki bu katiyen doğru değildir ve belki de mahzuru vardır…”

Tazelenmesinden korkulan “tehcir, gasp ve soygun” mudur?

Yangının ikinci gününde, alevlere teslim edilen İzmir, belli ki “Kurucu Meclis”in derdi değil…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s