“Kurucu Meclis” Ne Konuşur?
İzmir için için tütüyor. Yanacak, yakılacak ev ve işyeri kalmadığı için alevler göğe yükselmiyor artık, “Güzel İzmir” tütüyor …
17 Eylül Pazar’dır, toplantı yoktur.
“Kurtuluş”tan bir hafta sonrasında. 16 Eylül 1922’de, yangından –habersiz- “Kurucu Meclis”in yüz üçüncü toplantısında yine kanıksanmış “zafer” kutlamaları vardır. Tek tek okunur, epeyi zaman harcanır kutlamalar için.
Gündemde dişe dokunur bir madde olarak Sinop Mebusu Hakkı Hami Bey ile, Mersin Mebusu Salâhaddin Bey’in;
“1919 Ateşkes tarihînden itibaren 16 Mart 1920 tarihine kadar, düşman tesiri altında, Hükümetçe yayınlanan kararnamelerden memleket ve millet yararına uygun olmayanların incelenmesi için Meclis’e sunulmasına dair” önergeleri vardır. (1) Bu öneri hükümete havale edilir.
Yalnız dikkat: “Kurucu Meclis” bu tarihe kadar önergede sözü edilen “millet yararına aykırı” İstanbul kararnamelerine “ses” çıkarmamış, az ya da çok uygulamış!
Şu “İstiklâl Harbi”nde bir Saray-Ankara işbirliği var galiba!
Üçüncü oturumun gizli yapılması kararı alınır, lâkin, bu oturumun tutanakları “TBMM Zabıtlar” sitesinde yoktur!
TC Şeffaf bir devlettir! Süresi doldu mu bütün belgeleri açar! Ya Lâtife Hanım’ın Hatıraları gibi açar gibi yapıp kapar, ya da TBMM Zabıtları gibi “çok çok” sakıncalı olanları “sehven” siteden düşürür!
BMM, “Kurucu Meclis” yani, geçtim İzmir Yangını’nı gündemine almayı, hâlâ üzüntülerini bildiren bir açıklama yapmaz!
Oysa Afyon’dan bu yana “Kahpe Yunan”ın yaktığı köy ve kasabalar “taziye” bildirilerine konu olmuştur.
İzmir’e karşı bu derin sessizlik neden?!
O kadar da sessiz sayılmaz, “İzmir’in adı Güzel İzmir olsun” önergesi encümenlerde dolaşmaktadır…
Ama, Bursa Mebusu Mühittin Baha Bey’le arkadaşları “kurtarılan” Bursa’ya gider, oradan telgraflar çeker Ankara’ya, ama İzmir’i kurtaranlardan ne bir ses, ne de nefes duyulur.
Mühittin Baha Bey der ki telgrafında:
…”Elhamdülillah düşman camilere, türbelere dokunmaya ve genellikle şehirde bir konağımızı yakmaya vakit bulamamıştır. Bursa’ya bir taraftan kahraman ordumuz, Keşişdağı sırtlarından da gönüllü birlikler girerek, Yunanlılara tahrip silahını kullanmaya uygun vakit bırakmamışlardır…” (2)
Şu “gönüllü birlikler” meselesine dikkat: Bu “gönüllü” birlikler sayısız “af” ile salıverilen suçlulardan oluşturulan “kuvvacı-millici” birliklerdir.
Oysa “tarih” diye ezberletilen der ki: Çerkez Ethem dağıtıldıktan sonra sadece düzenli ordu birlikleri kalmıştır!
Bir soru: Bursa’daki gibi İzmir’de de “gönüllü birlik”ler işbaşı yapmış olabilir mi?
“Gönüllü birlikler”in de görev aldığı Bursa İzmir’den iki gün sonra “kurtulur”, ama yanmaz, yakılmaz.
“Kahpe Yunan” yok mudur orada kaçarken yakacak?! Ya da hiç Ermeni yaşamaz mı Bursa’da?
Meclis’in tatil yaptığı 17 Eylül Pazar gününde de İzmir’de yangın sürmektedir.
Kordon’da, Paralel Sokak’ta (2.Kordon) yer yer yangınlar vardır.
Meselâ, Bella Vista’ya doğru, yani bugünkü Gündoğdu’ya doğru sadece “Sporting” ve “Helen” kulüplerinin olduğu adadaki binalar yanar.
Kordon ile 2.Kordon’a cepheli “İtalyan Lisesi” ve aynı konumdaki “Fransız Konsolosluğu”na (3) alevler bir şey yapamaz!
İzmir’de alevler dostu ve düşmanı ayırt etmeyi bilir!
Meselâ bugün Cumhuriyet Meydanı denilen, “Atatürk”ün heykelinin olduğu alan, kıyıdan başlayarak Fuar’ın Kahramanlar Kapısı’n a kadar yangın yeridir, ama meydanın iki yanı yanmaz.
Geçin Osmaniye caddesine (4), Gümrük’e varmadan soldaki son sokaktan içeri girin, aynı alevlerin girdiği gibi ve gidin şimdi adı “Pirinç Han” olan “Pirinciyan Han”ın da içinde yer aldığı genişçe bir alanın yandığını görürsünüz!
Yani “Büyük İzmir Yangını”nda Ermeni veya Rumları, bir de güneyden esen rüzgârı suçlamakla konu kapanacak gibi değildir.
Bu güneyli rüzgâr neden bazı dost (Fransız, İtalyan) mülklerine dokunmaz ya da neden Pier’e varmadan sola, tam ters yöne, güneye döner, dar bir boğazdan yürüyen alevler gider de koca bir adayı yakar?
Bu günün, yani yangının son gününün en önemli haberi, Başkumandan’dan gelen “davet”tir.
Başkumandan Paşa bakanlar kurulunu cepheye davet eder. Nasıl eder? Telgrafla ya da özel haberci ile her halde.
Peki İzmir’in yandığından söz eder mi?
Başkumandan, bakanlar kurulunu davetinde iki kelime ile olsun İzmir’den söz etmez “Güzel İzmir”den.
“İzmir yanıyor” demez!
foto: Kordon’da yananlar, yanmayanlar.
- TBMM Zabıtlar, c.23, s. 52.
- age. S.53.
- Bugün” Arkas Sanat Galerisi.”
- Bugün geniş Fevzi Paşa Bulvarı.