Bazılarınca o kadar hararetle, şiddetle beklenen İstanbul seçimi nihayet dün yapıldı. Daha doğrusu yapılmadı; buna başlandı. Her zamanki gibi konferans salonu bayraklarla donandı. Dualar okundu. Sandık açıldı. Özel bölümde yazdığımız üzere alelacele oraya toplanmış ikinci seçmenler –bu sefer uzun uzun düşünmeye, fikir alışverişine falan gerek görmeksizin- hazırladıkları veya hemen orada yazdıkları oy pusulalarını attılar. Öğleye doğru seçimin neticesi hemen hemen belli olmuş sayılabilirdi. Oyların en çok üç kişi üzerinde toplandığını ve bunların eski elçilerden Fuat Selim, Ahmet Ferit ve Rauf Ahmet beyler olduğu söyleniyordu. Nihayet birden bire salon boşalmaya başladı. Beklendi, beklendi, ikinci seçmenlerin kalan kısmı gelip oylarını atmadıkları ve atanlarında da çoğunluk bulunmadığı için mecburen ertelenmesine karar verildi. Seçime henüz olmuş, bitmiş gözüyle bakılamayacağından mebus olacakları söylenen kişiler için bir şey söylemeyeceğiz. Zaten buna gerek yok. Adı geçenlerin haklarında o kadar çok şeyler söylendi ki…

Biz burada; meşrutiyetimizin tarihinde ilk defa olarak görülen bir olayı incelemek istiyoruz. Dün İstanbul ikinci seçmenlerinin (1) yarısından fazlası seçme görevlerini yapmadılar. Acaba bunun sebebi ne? Biz kesin böyledir diyememekle beraber kuvvetle zannediyoruz ki bu katılmama durumunun aslı sadece bir “obstrüksiyon-çekimserlik” özelliğine sahiptir. İkinci seçmenlerimiz geçen seferki seçimde İttihat ve Terakki çetesinin yapmış olduğu gösteriye bu suretle karşılık vermeyi uygun görmüşler ve İstanbul’da çoğunluğunu İttihat taraftarlarının oluşturduğu ve onların sırf hile ve dalavere ile başarı sağladıklarını ve birlik halinde bir kitle olarak hareket edecek muhalefetin çetecileri daima mağlup edebileceğini meydana koymuşlardır. Bu bir ihtimaldir.

İkinci ve daha kuvvetli bir ihtimal ise geçen defa nasıl gaddarca bir oyuna hedef olarak bile, bilmeye memlekete büyük bir fenalıkta bulunduklarını gören ve bittabi bu yüzden samimi bir vicdan azabına uğrayan ikinci seçmenlerin bu sefer de aynı manevraya kapılıp ilk hatayı tekrar etmemek için çekimser kalmayı yeğlemiş bulunmalarıdır.

Birinci (seçmen) vatan için seçimi, dini ve milli bir vazife addederek seçim günü koşa koşa konferans salonuna seyirten muhterem ikinci seçmenlerimiz dün, bilhassa Meclisi Mebusan’ın alışılagelmiş açılışında bulunulduğu cihetle ayrılacak bir dakika bile yokken; sırf kişisel sebeplerle, veya önem vermemek ve başka zamana bırakmak suretiyle hareket eylemelerine ihtimal yoktur. Biz bunu ikinci seçmenlerimizin şeref ve görevlerine düşkünlük haysiyeti bakımından geçersiz görürüz. İkinci seçmenlerimiz eğer seçime katılarak vatana faydalı bir hareket olacağına inanmış idi iseler, ne yapıp yaparlar, her şeyden vaz geçerek, her engeli aşarak geçen sefer olduğu gibi yine görevleri başına koşarlardı. Bunu yapmamaları, yapmak istemediklerindendir. Şimdi kuvvetli bir ihtimal olarak meydana çıkan bu hal bugün büsbütün doğrulanır da kesin hakikat şekline gelirse, o zaman vaziyet ne olacak?

Özel bölümde yazdığımız üzere Meclisi Mebusan’ın pazartesi günü açılışına padişahın müsaadesiyle şeref verdiği ve buna karşılık vakit pek ziyade daraldığı için –ne olursa olsun- mecliste İstanbul’un mebuslarıyla eksiksiz temsil edilmesine imkân olmadığı açıktır. Eğer İstanbul onaylarsa, yani İttihatçılar çoğunluk sağlamak için lazım gelen ikinci seçmen sayısını (bir) daha bulamazlarsa ne olacak? Mevcut ikinci seçmenlerle yetinilerek bunların isimlerini yazdıkları kişiler mi mebus seçilmiş olacak? Yoksa yeniden ikinci seçmenlerin seçimine mi başlanacak? Eğer böyle olursa şimdiki ikinci seçmenler tarafından seçilen diğer yedi mebusun sıfatı ne olacak?..

İtiraf edelim ki esasen vakitsiz olarak; baskı ve bıktırasıya ısrar ile başlanan bu seçimde her gün yeni bir çıkmaza daha sapıyoruz. Bir taraftan yer yer seçimler fesih olunur; yer yer seçime fesat karıştığı iddia edilir; bir taraftan mebuslar istifa eder veya İstanbul’a gelememek çaresizliğinde bulunur; ondan sonra Meclisi Mebusan’ın açılışına bir gün kaldığı halde İstanbul’da meclise katılacak mebusların yarısı bile toplanmamış bulunurken; anasır (Müslüman olmayan Osmanlı milletleri-tu), partiler, halk aldırmaz; şikayetçi veyahut çekimser dururken toplanacak olan bu meclise ne ad vermek lazım geleceğini tayinde tereddüt ediyoruz.

İstanbul ikinci seçmenlerinin dünkü hareketi meydana yeni bir hukuki meseleyi daha çıkardı. İnşallah bunu da diğer birçokları gibi yeni meclisin yeni hukuktan anlayan ağızları halleder. Evet, inşallah!..

Refii Cevat, başyazı, Alemdar 11 Ocak.

foto: İttihat Terakki Cemiyeti Genel Merkezi binası, Cağaloğlu-İstanbul. Sonraki yıllarda “Cumhuriyet Gazetesi” binası olmuştur.

not: Refii Cevad 1890 Şam doğumludur. Galatasaray lisesi mezunudur. 1909’da Alemdar gazetesini çıkartır.1914-1918 yılları arasında İttihatçılar tarafından Sinop, Çorum ve Konya’ya sürülür. İttihatçılar ve Ankara aleyhindeki yazılarından dolayı “Yüzellilikler Listesi”ne alınır (1922) ve  yurt dışına sürülür, ancak 1938’de “af”la döner. Yeni Sabah gazetesinden sonra köşe yazarlığına 1953’ten itibaren Milliyet’te devam etmiş, 1968de vefat etmiştir.

  1. Seçimler iki derecelidir. Birinci seçmenlerin belirlediği ikinci seçmenler mebusları seçer.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s