Cumhuriyet, “Tek Parti- Tek Adam” ayıbından “şeklen” de olsa kurtulmak için Ağustos 1930’da yeni bir siyasi partiye ihtiyaç duyar, Atatürk’ün talimatıyla Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı (SCF) kurulur.
SCF’yi kurmak üzere Gazi Mustafa Kemal, arkadaşı Paris büyükelçisi Fethi (Okyar) Bey’i görevlendirir.
Belki de SCF, içine düşülen ekonomik bunalımın aşılabilmesi için “devletçi” İnönü karşısında, “serbest piyasacı” bir seçenek olarak düşünülmüş olabilir. Değişmesi, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan tek şey “tek adam” rejimidir.
Nitekim Fethi Bey Paris’ten dönünce yaptıkları ilk görüşmede Atatürk’e şunu söyler:
“Bugünkü manzaramız aşağı yukarı bir ‘dictature’ manzarasıdır. Vakıa bir meclis vardır. Fakat dahilde ve hariçte bize ‘dictature’ nazarıyla bakıyorlar.”[1]
“Kamutay” doğmuştur, yani meclis vardır ama Türkiye’de de, Avrupa’da da kurulan cumhuriyet bir diktatörlük olarak değerlendirilmektedir.
** ** **
SCF, kuruluşundan sadece bir ay geçtikten sonra girdiği yerel seçimlerde Atatürk’ün ve SCF’yi kurmakla görevlendirdiklerinin ummadığı ölçüde halktan destek görür.
Belediyelerin çoğunu kazandığı sanılmasın, toplam 502 seçim bölgesinden sadece 31’ini kazanmayı başarır SCF. Ama bu bile “diktatörsever”lerin yüreğine korku salmaya yeter.
SCF’nin seçim kazandığı yerlerin yarıdan fazlası Osmanlı zamanının Aydın eyaletinde ve onun merkezi İzmir sancağı içerisindedir ve işin ilginç yanı, buraları yedi yıl önce “düşmandan kurtarılan” yerlerdir!
Anlaşılan o ki “kurtuluş” nutukları kâr etmemiştir, etmemektedir!
SCF’nin Aydın-İzmir çevresinde kazandığı yerler şunlardır: Bademiye (İzmir), Bozdoğan (Aydın), Buca (İzmir), Çine (Aydın), Dikili (İzmir), Germencik (Aydın), Gördes (Aydın), Kınık (İzmir), Kuşadası (İzmir), MENEMEN (İzmir), Söke (Aydın), Seferihisar (İzmir), Şirince (İzmir), Umurlu (Aydın), Urla (İzmir) ve Yenipazar (Aydın) seçim bölgeleridir. Ayrıca Mersin, Adana ve daha pek çok yerde de az farkla kaybedilir seçim.
Yine anlaşılan odur ki, “çakma” bir siyasi parti bile “tek partili- tek adam” rejimine karşı kısa sürede böyle destek bulabilmektedir.
“Cumhuriyet” ileri gelenleri bu seçimden büyük ders alır, ama maalesef alınan dersten sağlıklı sonuç çıkarılamaz: Millet “demokrasi”ye hazır değildir. “Kurucu düzen” , Fethi Bey’in sözüyle “diktatörlük” devam etmelidir!
Bu süreç, o dönemin içinde yaşamış Hilmi Uran’ın “Meşrutiyet, Tek Parti, Çok Parti Hatıralarım, 1908-1950”[2] adlı kitabında anlatılır.
Hilmi Uran 1886’da Bodrum’da doğumludur.. Menemen ve Çeşme kaymakamlıkları yapar, Çeşme’deki görevi sırasında, “Rum tehciri” yapılır. Mülkiye Müfettişliği, Kars Mutasarrıflığı yaptıktan sonra, son Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda (1920)’nda Menteşe (Muğla) mebusu olarak bulunur.Cumhuriyet döneminde “kamutay”da 3. Dönem ve 4. Dönem Adana; 5. Dönem’den 8. Döneme kadar da Seyhan milletvekilliği, ayrıca TBMM Başkan Vekilliği yapar. Çeşitli hükûmetlerde Nafia (Bayındırlık), Adalet ve Dahiliye (İçişleri) bakanlıklarında bulunur.
Yukarıdaki kısa özgeçmiş bile Uran’ın “muteber” bir rejim taraftarı olduğuna ve yazdıklarının dönemi anlatması bakımından önemine dayanaktır. (devamı var)
[1] (Barış ERTEM, ODÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Cilt:1, Sayı:2, Aralık 2010)
[2] Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2007