16 Eylül’de (5) ,30 Eylül’de (7) numaralı sıkıyönetim bildirileri yayınlandığına göre, arada (6) no’lu bildiri kalıyor ve 9 Eylül’den itibaren dört (idare-i örfiye) sıkıyönetim bildirisi daha yayınlanmış olmalı.
(5) Nolu olanında ve şimdi yayınladığım (7) nolu sıkıyönetim bildirilerinde önemli bir “eksiklik” var: Büyük Yangın’dan, yangını çıkaran “Rum ve Ermeniler”den hiç söz edilmiyor! Lâkin, ısrarla “İzmir’i terk edin” diye “mühlet” veriyor!
Bu iki bildiri “ayıklanmış” eski gazeteler arasından bir tarama ile bulunup çıkarıldı.
Bu iki “İdare-i Örfiye Beyannamesi”, bu iki “resmi belge” resmi tarihi resmen yalanlıyor. Diğer “beyanname”ler, hiç kuşkunuz olmasın “devletin emin elleri”ndedir.
Yayınlanan iki “tarihi” belgeye inanmayanların, yayınlayanda “ideolojik” kötü niyet arayanların, diğer “beyanname”leri bulup çıkarmak, (5) ve (7) nolu iki bildiriyi çürütmek mecburiyeti vardır.
Görmezden gelindiği ve sessizliğe gömülündüğü takdirde, “sükût ikrardan gelir” deyişi geçerli olur.
Toplumsal hafızaya “resmi tarih” olarak kazınanlara aykırı belgeler, elbette (İslâmcı, laikçi ve/veya yurtsever ve ‘devrimci’ ve dahi ‘komünist’) nam mevzilere yerleşmiş olanları “rahatsız” edebilir. “
“Rahatsızlık” verdiğim için doğrusu üzülmem. Çünkü, barış ve huzur için bu “rahatsızlık”a şiddetle ihtiyaç olduğunu düşünürüm.
Yoksa; “milli birlik-beraberlik” içinde süregiden kayıkçı döğüşünde boğulmak mukadderdir.
“Barış ve huzur”a, erişebilmek için, geçmişin “hakikat”leri üstünden yeni bir “gelecek” tahayyülüne ihtiyaç var!
Gayret bizden …
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...